the lakes [Turkish translation]

[1. Kısım]

Tüm ölüm ağıtlarımın beni övmesi romantik mi?

Tüm o alaycı klonlar, telefonu ellerindeki avcılar için son vermeyeceğim buna.

[Nakarat]

Beni The Lakes'e* götür, tüm o şairlerin öldüğü yere

Ben oraya ait değilim, ve sevgilim, sen de değilsin

Şu Windermere tepeleri ağlamak için harika bir yer gibi görünüyor

Yola çıkıyorum, ama ilham perim olmadan olmaz

[2. Kısım]

Derimin altına sızan,

Kalbimi durduran acı dalgaları ne olmalı?

Namlı şeylerden bahsetmen için çok uzaklardan geldim buraya.

Bana kelimelerimin değerinin ne olduğunu söyle.

[Nakarat]

Beni The Lakes'e götür, tüm o şairlerin öldüğü yere

Ben oraya ait değilim, ve sevgilim, sen de değilsin

Şu Windermere tepeleri ağlamak için harika bir yer gibi görünüyor

Yola çıkıyorum, ama ilham perim olmadan olmaz

[Bridge]

Kuzey ışıkları ve üzücü nesirler istiyorum

Mor salkım ağacının* çıplak ayaklarımın altından büyüdüğünü izlemek istiyorum

Çünkü yıllardır hareket etmedim

Ve seni de tam burada istiyorum

Buzla kaplı zeminde kırmızı bir gül büyüdü

Etrafta bunu tweet atacak kimse yokken,

Belalı aşkım ve aşılmaz kederim ile

Uçurumun kenarındaki gölcüklerde yıkanırken

[Nakarat]

Beni The Lakes'e götür, tüm o şairlerin öldüğü yere

Ben oraya ait değilim, ve sevgilim, sen de değilsin

Şu Windermere tepeleri ağlamak için harika bir yer gibi görünüyor

Yola çıkıyorum, ama ilham perim olmadan olmaz

Hayır, sen olmadan olmaz