It's Time to Go [Turkish translation]

[Dize 1]

Akşam yemeği soğuduğunda ve muhabbet baymaya başladığında

Ödemeyi talep edersin

Tam o sırada tekrar ısrar eder

Arkadaşlar birbirine böyle bakar diye

[Dize 2]

Bir kız kardeşin sözleri geri döndüğünde

Onun göründüğü gibi olmadığını

Hayallerindeki ikiz olmadığını

Sadece foyası çıkmış bir sahtekar olduğunu kanıtlayan fısıltılar halinde

[Nakarat]

O eski tanıdık vücut ağrısı

Ruhundaki benzer kırıklıklardan kopan parçalar

İşte o zaman bilirsin ki gitme vakti geldi

[Dize 3]

İşindeki yirminci yıl

Sonra müdürün oğlu aslında senin olan mevkiyi kapar

Çocuklar için dayanmaya çalışıyoruz

Bunu böylece kabullenmek onların kalbini daha kötü kıracak olsa da

[Nakarat]

O eski tanıdık vücut ağrısı

Ruhundaki benzer kırıklıklardan kopan parçalar

İşte o zaman bilirsin ki gitme vakti geldi

[Post-Chorus]

Bazen pes etmek güç demektir

Bazen kaçmak cesaret demektir

Bazen çekip gitmek

Sana doğru olanı bulduracak tek şeydir

Bazen pes etmek güç demektir

Bazen kaçmak cesaret demektir

Bazen çekip gitmek

Sana doğru olanı bulacak tek şeydir

[Dize 4]

On beş yıl, on beş milyon gözyaşı

Dizlerim kanayana kadar yalvardım

Her şeyimi verdim, ama o bana hiçbir şey vermedi

Sonra da neden bıraktığımı merak etti

[Dize 5]

Şimdi kemiklerden yapılma sarayında tahtında oturuyor

Hırsına dua ediyor

O, camın arkasındaki dondurulmuş geçmişime sahip

Ama ben kendime sahibim

[Nakarat]

O eski tanıdık vücut ağrısı

Ruhundaki benzer kırıklıklardan kopan parçalar

İşte o zaman bilirsin ki gitme vakti geldi

[Post-Chorus]

Bazen pes etmek güç demektir

Bazen kaçmak cesaret demektir

Bazen çekip gitmek

Sana doğru olanı bulduracak tek şeydir

Bazen pes etmek güç demektir

Bazen kaçmak cesaret demektir

Bazen çekip gitmek

Sana doğru olanı bulacak tek şeydir

[Son]

Sana doğru olanı bulacak

Ve bunu ruhunda biliyorsun

Ve bunu ruhunda biliyorsun

Gitme vaktinin geldiğinde

Biliyorsun, biliyorsun, biliyorsun, biliyorsun

Bu yüzden gidiyorsun

Ve gidiyorsun

Sadece gidiyorsun